Viyena, sırt çantasında bir Zürafa ile başladı.
(bizi bu ana hazırlayan ise, havalimanında beklerken gülmekten kırılan bir uluslararası grubun gülme nedenini uçaktan viyana'ya inerken öğrenmem - tuvaletteki alışık olmadıkları boru parçasından fışkıran su ile birinin ıslanmasıymış - karşılaşılan insanlarla kısa kısa konuşmalar, yalnızca almanca konuşan güleryüzlü bir kadının hediye ettiği basit bir viyana haritası, havalimanından şehre geçişte başörtülü bir öğrenci ile sohbet - telaffuz edilen biz / onlar ayrımı -, ve viyena'ya ilk adımda Deniz!, Deniz!, Deniz! ile pembe bir kafede içilen bir şahane Melange, "danke schön - bitte schön")
ve çiseleyen yağmurda hemen kullanmaya başladığım pembe defter. Gaye'nin hediyesi.
Vienna started with a giraffe in a backpack.
(well the paranthesis is all too culture specific to translate but i will try later. the summary is:
"vayanam, viyanam" / is a pun in Turkish that i came up or through a collaboration with Gaye -a lovely friend of mine- we came up. and the way it need to be pronounced is the way it is pronounced by BAsak, my friend.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder