1 Ocak 2011 Cumartesi

yapacak çok şey var / a lot to do or

güneş ışığını gördüm; çok işim var diyerek uyandım.
saw the sunlight and woke up saying: i have a lot to do:)

şimdi yapacakları soraya koyma zamanı.
*

deniz, delphine, anette, aiva, ozgur ile marc ve hannah'da şahane bir yeniyıl yemeği; bol sohbet; gülüşler; çılgın metro yolculuğu ardından KAR; 16th district; BOEM; kapının hemen dışarsında, sonsuz havai fişek patlamasının altında, Alex, anette, özgür, deniz, delphine, aiva, martin, michi ve boemden diğer arkadaşlarla yeni yılımıza bakışlarımızı fırlattık; kulaklarımızı yureklerimizi açtık; şampanyamızı balonlu bardaklardan yudumladık; sokaktan geçenlerle bayramlaştık:) yarı japon arkadaş müziklerimizi yaptı. sonra iki sasha ve urosh geldi. uroshla sohbet. sasha pembe gozlukleriyle sahane dij oldu. ufaklık kızı, şahane bir kızı var yumurcak. denizle delphine uzun sohbetlere daldı. while i danced endlessly. yine guzel yemek vardı. sebze. ve salatalık salatası. hafif, mideye iyi. ve sokağa açık. ve sonra ayaklarımızın goturduğu yere gittik deniz'le. brut'e. kapıdaki arkadaşı çıktı; bedava mühürlerimizi bileğimize alıp, we continued dancing endlessly. ve birkaç saat sonra, sasa'lar da geldi. and we continued dancing endlessly. and had some acquaintance with a boy of my age, with the dragon sign, born at the end of march, who had an interesting way of making a living in berlin. as we stepped on the balcony, there was a lovely moon next to a star. i told this to sasa's. and sasa said: it's not a star. it's a planet. ve böylece, yeni olmasini yurekten herkesin dilediği yılın ilk sabahı, tazecik bir kış havası, mavi bir gündoğumu, ışıl ışıl bir ay ve bir gezegenin büyülü birlikteliği ile başladı. deniz gitti. çok eğlendi. the dragan hardly let me go. and some person at the rose gave me a rose. i wished him the best. ve waved one sasa goodbye. and walked along for some breakfast with the remaining sasa. bir türk büfede, peynirli börek. ah çay da olsaydı yanında guze olurdu. ve metroya yuruyus. kargalar, sabah sessizliği, binalardan yansıyan gündoğumu.

havai fişek / fireworks
arkadaşlarla dolu bir gece gunduze parlayarak uzayan.
deniz'le, delphine'le, özgür ve anette ile, aiva ile konuştukça gülüyoruz; güldükçe konuşuyoruz. dolu yaşayan insanların, düşünce ufuğu geniş insanların sohbeti de bir başka doyurucu oluyor. deniz'in sonsuz güzelliği, her daim gülümsemesi; delphine'in hepimizi gülmekten kırıp geçiren güldürürken düşündüren:P yaşam deneyimleri... çok teşekkürler.


1 yorum:

Yorum Gönder