31 Aralık 2011 Cumartesi

kaplumbağa koltuk

sokaklarda koca bir koltukla dolaşıyordum. hani tüh almasaymışım çantayı deriz ya. bir ara tüh buraya getirmeseymişim koltuğu diyorum içi bomboş b,r alışveriş merkezinin dopdolu tuvaletlerinin önünde. bir ara çocuklarla yokuş yukarı yuruyoruz. koşup koşup koltuğu yokuş yukarı itiyorum gidiyor gidiyor ama birazd aha ivme lazımmış...

sonra manzaralı bir evde anten olarak bir el feneri. aynı zamanda alıcıymış. uyumadan önce fringe seyredince paralel evrendeki halimle tanışacaktım. gittiği her yere ahşap kolluklu koltuğunu taşıyan. her yere yuruyen. el fenerinden alıcı ve anten yapan ve sahildeki deniz taşlarını uzun uzun seyreden biriydi rüyamdaki.( ayrıca tuvaletlerin girişindeki tatsız manzarayı da heen tuvalet yöneticisine haber verip tuvalete gitmeye eve gitmeyi seçiyordu. )henuz geçemedim bence paralel evrene. en azından bu ruyada değil. ama biriyle karşılaştım ve bana birşeyer anlattı ve çok net iki isim vardı anneannem ile ilgili. anneannemi arayacağım dedim ruyamda uyandığımda ilk telefon ondan geldi. isimleri soyledim. duraksamadan hikayelerini anlattı. şaştım. seviyorum rastlantıları.

bir de ruyamda oturduğum eve bahçeden iniliyordu merdivenlerle aşağı. ve merdivenlerin bir basamağında zaten oraya bırakmış olduğum birşeyin yanında bir de minicik kabuğu kırık bir kaplumbağa vardı.

dün dişimden bir parça kopmuş. akşam farkettim farkettiğimde başak vardı melis vardı barış vardı kaya vardı... arkamızda biri motosikletine biniyodu bir kız feci özendim. barışın spor arabaya nasıl doluştuk ve kısa zamanda ne kadar çok konuştuk. cross conversations.

başakla beyoğlu arka sokağında benim rotamda çok çok yavaş yürüyerek neler neler gördük daha önce yanından geçip de hiç görmediğimiz... sonra protesto, sergi açılışı gibiydi. başında maydanozu ve peleriniyle şahaneydi tayfun.

üzerine sahlep
üzerine fringe
üzerine koltuk ve kaplumbağa

29 Aralık 2011 Perşembe

deeper instinct

“I, with a deeper instinct, choose a man who compels my strength, who makes enormous demands on me, who does not doubt my courage or my toughness, who does not believe me naïve or innocent, who has the courage to treat me like a woman.” anais nin

rusty words

“And when at last you find someone to whom you feel you can pour out your soul, you stop in shock at the words you utter— they are so rusty, so ugly, so meaningless and feeble from being kept in the small cramped dark inside you so long.”― Sylvia Plath